24 Kasım 2010 Çarşamba

Spontanite,Spontanite,Spontanite

Bugün bir ilki gerçekleştirmek istedim, ilk kez görevimi son dakikaya bırakmadan yapmak istiyorum hatta ders ten çıkalı yaklaşık 3 saat geçmiş. aman Allahım gözlerim yaşardı. okulun bitmesine bir dönem kala öğrenci olmaya karar verdim sanırım(eee vakti gelmişti artık:))
Bugün neler yaptık sıcağı sıcağına hemen anlatayım sizlere...
dersin başında İnanç Hoca midterm ve final hakkında bilgi verdi. daha önceki yıllarda bu dersi alan arkadaşların anlattığı gibi bir sınav yöntemi bekliyordum ancak hoca da bu beklentimizin farkında olduğu için sınav yöntemini değiştirdiğini söyledi. Midterm için 3dk lık kendimizi tanıtan bir gösteri hazırlamaya başlamamızı söyledi. şuan için aklımda bişeyler oluşmadı henüz. herhalde 2 haftaya kadar bişeyler çıkarabilirim. final içinde benzeri bi sınav uygulayacağını söyledi. bu gösterileri notlandırmak biraz zor olsa gerek:(
Hoca sınıfın 4 gruba ayrılmasını istedi. oluşan yeni mini gruplar kendi aralarında daha önceki derslerde yaptığımız çalışmaları tekrar yaptı. bizim grupta önce ikişerli çalışmaları yaptık ( Sadece soru sorarak ya da hiç soru sormayarak ve de sadece aynı harfle başlayan cümleler kurarak diyaloglar oluşturma aktiviteleri), sonrada dörtlü dönme oynadık. (ama bizim verdiğimiz temalar çok basit ve geniş olduğu için ilginç bişeyler çıkmadı sohbet havasında geçti oyüzden verimli olduğunu düşünmüyorum.)
sonra yine bir araya toplanıp dörtlü dönme oynamaya başladık, gerçekten hem temalar hemde ortaya çıkan durumlar güzeldi, sanırım artık birbirimize de alıştık. eskisi gibi birbirimizden çekinmiyoruz. dörtlü dönmede bir tura katıldım, önceden olsa heycanlanırdım sıra bana geliyor ne desem acaba diye. ama bu sefer öyle olmadı hatta grubumdaki arkadaşlar oynarlarken bende kaptırmışım biara "şöylede söyleye bilir" derken buldum kendimi. sıra bana gelmiş haberim yok o derece genelde aklıma ilk gelen şeyi söylemeye çalıştım. sanırım olması gereken de buymuş, yaşasınnnn.
dersin sonuna doğru dörtlü dönmeye katılmayan arkadaşlarla katılımlı doğaçlama yapıldı, çok kalabalık bir gruptu. arasıra aksaklıklar oldu tabi. hoca yeni kurbanlarını da buldu, bakalım haftaya bizi neler bekliyor?







14 Kasım 2010 Pazar

"kağıt" diyip geçmemek lazımm:)

Geçen hafta ders olmadığı için bu hafta derse gelirken daha bi istekliydik, hatta bende dahil birçok arkadaşımın bir sonraki gün önemli bir sınavımız vardı, buna rağmen hocanın derse geç gelmesine biraz üzüldük ve sabırla hocanın gelmesini dört gözle bekledik.
hocamız geldi fakat bu seferde sınıf kapalıydı, biz daha fazla beklemeden biran önce derse başlamaya sabırsızlandığımız için dersi dışarıda yapmayı teklif ettik ama hoca bu hafta yapacaklarınızı kimse görmese daha ii olur dedi, buda bu hafta ne kadar ileri gidebileceğimizin bir göstergesiydi sanırım. gerçekten de dersi dışarıdan birisi izlese çok anlamsız görünebilirdi. lakin bence derste yaptıklarımız gayet yararlı etkinliklerdi, özellikle de tek bir boş beyaz kağıttan istediğimiz nesneleri yapmaya çalışmamız.
Herşey göründüğü gibi olmaya bilir biz objeyi nasıl görmek yada kullanmak istersek o obje istediğimiz şeye dönüşebilir. mesela bir kağıt, hem bir bardak hemde elbise askısı halini alabilir; yeter ki biz o nesneyi nasıl görmek istediğimize karar verelim. hocanın oluşturduğu 6 farklı grupta 6 kağıt hayal gücümüzün sınırlarını zorlayarak farklı nesnelerin siluetini aldı, keşke diğer gruplardaki arkadaşlarında nesnelerini görebilseydim gerçekten neler çıktı merak ediyorum. zihnimizi biraz açtıktan sonra hoca her guruba 3er kağıt dağıttı. bu sefer kağıtları istediğimiz gibi yırta bilirdik ve istediğimiz her hangi şekli vermekte özgürdük bi anlam ifade etmemesi yeterliydi sadece. yani kafamızdaki karmaşık şeyleri kendimizce kağıtla ifade etmeye çalışacaktık ama kendimizi anlatmak zorunda değildik (eserimize bakan ne anlarsa şansına artık)
grup olarak kağıtları paylaştık ve herkes bireysel bir şeyler yaptı sonra yaptıklarımızı ortada rastgele birleştirdik ve ortaya gerçekten saçma şeyler çıktı. sonra gruptaki herkes farklı bir gruba giderek diğer grupların yaptıkları eserlerin bizde uyandırdığı duyguları ve neler gördüğümüzü pharezler halinde yazdık. daha sonra kendi gruplarımızla tekrar biraraya gelerek bizim eserimize yapılan yorumlardan bir hikaye ortaya çıkarmaya çalıştık. artık eserimiz ne kadar anlamsızdıysa 6 farklı kişinin hissettikleri ve gördükleri de birbirinden bir o kadar farklı ve anlamsızdı.
Eserimize yapılan yorumların hepsinin içereceği bir hikaye yazmaya çalıştık ama gerçekten çok komik, ilginç ve enteresan oldu. ama daha da kötüsü hoca bu hikayeleri aldı ve farklı gruplara karışık olarak dağıttı ve bu hikayeleri sergilememizi istedi. bizim yazdığımız hikayeyi sergileyen gruba gerçekten çok acıdım işleri çok zordu. özellikle de "göbeğinde yılan resmi olan uçurtmanın gölgesini" nasıl canlandıracaklarını merakla bekliyordum. Arkadaşları gerçekten tebrik etmek lazım hikaye berbat olmasına rağmen iyi bir sergileme yaptılar.
Bizim grubun performansına gelince bence gayet iyiydi. bize gelen metin, hikayeden yani bir durum örgüsünden ziyade duyguların ifade edildiği bir metindi. önce bunu nasıl sergileye bileceğimizi tartıştık. daha sonra bir arkadaşın metni okumasını diğerlerinin de metinde geçen durumları ve olayları canlandırmasının daha iyi olabileceğine karar verdik. metinde geçen denizdeki petrol rafinerisi, pencereden bahçeyi seyretmek ve denizdeki dalgaların gösterimi benim favorimdi. bunları sergilemekten gerçekten keyif aldım.:)
dersin geri kalanında üç tur dörtlü dönme oynadık. dörtlü tur dönme bence tam bir doğaçlama ve hızlı düşüne bilme yeteneği gerektiriyor, çünkü bi anda bir olaydan, durumdan yada karakterden çıkıp diğerine anında girebilmek gerekiyor. bu oyunu gerçekten oynamayı çok istiyorum, o yüzden önümüzdeki dersin bir an önce gelmesini iple çekiyorum:)